Kaçamak Bir Tur Daha
Herkese iyi günler.
An itibari ile sadece üç misafirimiz olduğunu paylaşmıştık. İçlerinden Ali Rıza kardeşim geçen hafta sonu, ufak bir kaçamak tatil'e imza attı. Nasıl mı?
İstanbul'dan atladılar, uçağa Cuma gecesi geldiler. Kardeşi Mehmet ve oğlu Rüzgar ile üç kişiydiler. Kaptım onları otogardan, doğru kayığa. Geceyi marinada geçirdik. Ertesi sabah, saat 09:00 gibi palamar çözerek, Kumlubük'e demir attık. Baktık yumurta yok, alargadaki kayıklalara saldırdık. Ali Rıza atladı suya. Yüzerek gitti, sordu. Bir adet yumurtayı kaptı. Böylece Rüzgar efendinin kahvaltı sorunu da halledilmiş oldu.
Kahvaltı sonrası, demir alarak Bozukkale koyuna intikal'e başladık. Daha kadırga koyuna geldiğimizde yüzme molası istediler. Dedim,"Siz, zırt pırt yüzme molası isterseniz, gideceğimiz yere nasıl varacağız? " Lakin; öğleden sonra batı ve güneybatılı sert bir hava oluyor, biraz yol yapalım. “Tamam” dediler. Takriben bir buçuk saat sonra Çömlek burnunda, Arap adasının hemen arkasında, rüzgar üstü bir mevkide kolayına çıma tuttum. Rüzgar oldukça sert olduğu için, zincirlikte ne varsa, serdim. Rüzgar kafadan estiği için, çıma tutmamızda sorun olmadı. Çıma işini ise Ali Rıza halletti.
Bu bölge pek bir güzeldir. Lakin dağlar oldukça yüksek. Tepelerden çok ciddi rüzgar bindirir. Tercihen rüzgarsız havalarda konaklama yapmak lazım. Biz iki saat kadar mola vereceğimiz için, sorun yok. Bölge maldivleri aratmaz. Lacivert ve yeşil'in her tonunu görebilirsiniz. Bu mevkide yaklaşık iki saat kaldık. Akabinde, rakı, peynir ve kavun üçlemesi ile biraz daha vakit geçirdik. Ali Rıza ve Rüzgar bayağı yüzdü ve foto, film çekti. Mehmet'in suyla arası pek yok. Fazla girmedi.
Çımayı söktüm. Tekneye avdet ettim. 75 metre zinciri toplayarak Bozukkale koyuna intikale başladık. Hava iyice bindiriyordu. Yelken açmadık. İkizce adalarına kadar 30-35 knot kafadan esen rüzgar ile makine kuvveti ile seyir yaptık. Değirmen burnuna ulaştıktan sonra, Bozukkale koyunda Lorryma restorant iskelesine bağladık. Çaylarımız geldi, iskeleye. Çaylar gelince, artık emniyetli bir limana vardığımızı hissederim, hep.
Tam biraz dinlenecektim; "Ali Rıza, ne zaman kekik toplayacağız? "diye sordu. Ekip denize girdi. Saat 19:00 gibi Ali Rıza ile kekik toplamaya gittik. Bir poşet kekik topladık. Tekneye döndük. Duş sonrası, restorana oturduk. kiloluk bir sinarit ile beraber, çeşitli deniz mahsullerinden oluşan menüyü afiyet ile yedik. Geçen turda yakaladığım kalamarı da, ızgara yaptım. Yemek esnasında, Rüzgar efendinin canı sıkılmasın diye bir olta getirmiştim. Ucuna ekmek takarak, kendisine verdim. Takriben on dakika sonra neredeyse kiloluk bir kefal geldi, sofraya. Dedim, doğru ızgaraya. Ali Rıza müdahale etti. “Çok şey var sofrada, bunu yarın yiyelim.” dedi. Kefali doymak için değil, keyif için yemek lazımdı, aslında. “Peki” dedim. Koyduk poşete, doğru dolaba.
Ertesi sabah, taze ekmek ile, yumurta aldık restorandan. Kahvaltımızı teknede hazırladım. Ekip; dar vakite, oldukça çok fazla şey sıkıştırmak istiyor olacak ki, yemek hazırlamak, sofra hazırlamak, sofra toplamak, bulaşık gibi konular doğal olarak kendi gündemlerini oluşturmuyordu. Kahvaltısını bitiren doğru suya, biz ise doğru mutfağa. Bulaşıkları hallettikten sonra bende katıldım onlara.
Saat 12:00 sularında Loryma restoran ile ilişkimizi keserek, Marmaris’e intikal için palamar çözdük. Hava yumuşak, lakin ölü dalga fazla. Ölü dalgadan kaçınmak için, ana yelkeni koy içerisinde bastık. Koy çıkışını ana yelken ve makina kuvveti ile yaptık. İkizce adaları sonrasında onbeş knot seviyelerine oturan rüzgar, sancak kontra 170’ten geliyordu. Cenovayı da açtık. Rüzgarı 180’e sabitleyerek, ayı bacağı seyri yaptık. Dümenci Mehmet idi, seyir boyunca. İlk denemelerinde ayı bacağını tekrar ayarlamak gerekti. Dalga yüksek ve yanal olunca, yelken kombinasyonu biraz bozuluyor. Neyse, Ali Rıza ile müdahale ederek, olayı birlikte çözdük. Yaklaşık beş saat sonunda kadırga burnuna ulaştık. Kadırga burnunda rüzgar iyice kesti. Ekip, güvertede ıstakoz gibi olmııştu. Seyir esnasında, Kefali temizlemiş, fırına atmıştım. Burada çıkarttığınız kefali, dilediğiniz gibi pişirebilir, gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. Yanına da bir makarna yaptık. Bir gün önce aldığımız köfteleri de tavada kızarttık. Kumlubük’e demir attık. Ekip suda iken, sofrayı hazırladım.. Hava sıfır idi. Lakin, körfez girişinde ki huzursuzluk göze çarpıyordu.. Gün boyu güneyli esen rüzgar, yerini sert karayele bırakacağı belli idi. Ekibi uyardım. Dedim ki, rüzgar geliyor. Saat 18:00 gibi demir alarak, Marinaya intikal ettik. Ettik ama, bir ara 38 knot bile gördüm. Kuru direk, en az 25 derece yatırdı tekneyi.
Marinaya bağlar bağlamaz, ekibi otogara götürdüm. Sorunsuz bir şekilde servise bindirerek yolcu ettim. Tekneye dönereki temizlik faaliyetlerine başladım. Eve döndüğümde saat yaklaşık 22:00’ı gösteriyordu. Bir telefon geldi. Kim mi? Neyse bu başka bir hikaye...
Saygı ve sevgiler.